Kayıtlar

Temmuz, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hıdır Geviş ile bir pazar sabahı ritüeli

Resim
Fazıl Tar Keyifli pazar sabahı pratiğimde bazı güzel değişiklikler oldu son zamanlarda. Eskiden saat ondan erken kalkmaz hatta yarım saat da yatakta düşey vaziyette tembellik eder yarı uyanık yarı rüyada bazen edepsiz bazen de hayatta her istediğimi yapan biri olma hayalleri kurardım. Edepsiz hayaller kısmına girmeyeyim ama her istediğini yapan insan listemde spocular, yazarlar, gazeteciler, sosyologlar en çok ta her türlü hipnozlardan arınmış bir benlikle hayata farklı bir pencereden bakabilen cesur ve ihtiraslarının peşinden hiç ayrılmayan bir serseri olmak yatardı. Herneyse pazar sabahından bahsederken nerelere gittim. Laurence Sterne ya da Hıdır Geviş gibi ayrıntılara girip daldan dala atlamak ne kadar da zevkli oluyor yazarken, yazdıklarımdan bunu çıkarmak biraz ukalalık oluyor biliyorum ama bunu yapmayı istemek bie bir haz yaşatıyor bana. Tamam pazar sabahına dönüyorum benim ayrıntılara girmem sadece lafı uzatmak gibi oluyor. Konuyu uzatıp bunu yaparken zengin ayrıntılara girme i
Resim
Cezalandırma sömürgelerinin mağduru ve dahi mimar Auxentus Adana deyince aklınıza neler geliyor? Ben söyleyeyim sizin yerinize; adliye koridorlarının dışına taşan kavgalar, Cono'ların rezillikleri, şiddete meyilli ve küfürbaz insanlar. Elbette bunları genelleme yaparak tüm Adanalılara mal etmek yalnış olur ama 35 yıllık tecrübelerime dayanarak kavgacı insanlar olduğumuzu söylemek zorundayım. Bu durumun nedenleri üzerine biraz kafa yordum aslında. Ciltlerce sosyoloji ya da psikoloji kiitabı okuyarak bunu yaptığımı sanıyorsanız Adanalıların aynı zamanda tembel ve kurnaz olabileceğini de bilmiyorsunuz demektir. Tabi her zaman olduğu gibi işin kolayına kaçtım biraz. Kavgacı ruhumuzun aslında tarihi bir olaydan kaynaklandığını keşfettim. Meğer İsa'dan Önce 67 yılında Romalı Pompeus Adana'yı "cezalandırma sömürgeleri" nin merkezi haline getirmiş. Roma'nın sömürgelerinden toplanan korsanları ve suçluları burada yerleştirip zorla çalıştırmış. Bu tarihi gerçekten
Resim
YÜZÜMÜN SİMETRİSİ DEĞİŞİYOR Belbuka dağının zirvesinde güneşli, kuru, rüzgarlı ve umutsuz bir sabahın içindeyim. Havanın soğukluğuna rağmen yakıcı bir güneş var ve yüzümün simetrisini değiştiriyor sanki. Burda bulunan hiç kimsenin bir daha hatırlamak istemeyeceği bir hiçliğin altında ya da 2806 rakımlı dağın üstünde eziliyorum. Mengeneli, kıskaçlı ,titreten, ömür törpüsü alçak bir gecenin sonunda gelen ışıklı bir sabahın çabucak bitecek anlarını sigarayla birlikte içime çekiyorum. Manzara inanılmaz; karşımda İbik ve Yalınca, arkamda Herekol, solumda Kelmehmet ve Gelijerasur ve sağımda Gabar dağları. Dağdan, tepeden, platolardan ve uçurumlardan başka bir şey yok sanki. Başka bir gezegenin üzerinde bir yabancı gibiyim. Ne kadar küçük olduğumu anlıyorum dağlara bakınca. Ne kadar yalnız. Nasıl düştüm böyle bir cehenneme, hayatım boyunca ruhumu sakat bırakacak bir şiddet ve korku sağanağının beni ıslatan yanını aklımdan çıkarmak istiyorum şu aydınlık ve rüzgarlı sabah vakti. Her yer so