Kayıtlar

Nisan, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kolay Olmasın Aşkımızın Başlangıcı

SEVİŞGEN ŞİİR

Resim
sessiz bir günü bozuyor saçlarının rengi teninin ışıltısı sesli bir biçimde üzülüyorum benden habersiz uzayan saçların için parıldayan ayva tüylerin için dokungaçlarını düşünüyorum hani öpmüştüm ya ve utanmıştın sen bastırmaçlarımdan biliyorum şimdi olsan yanımda sarılgançlarıma bırakacaksın kendini giremeçlerime vereceksin alamaçlarını ben de böyle özlemeçli kelimelerle oynamayacağım hayat işte ne yapalım yoksuluz gün boyu geçiyor trenler kalkıyor uçaklar ve batıyor gemiler saçların gizlice uzarken kasıklarıma doğru

UÇSUZ VE BUCAKSIZ

Resim
yatağı değiştirilmiş bir akarsuyun suya hasret kumullarında açan çiçeğiz tek umudumuz asla akarsuya dönüşemeyecek bir yağmur kaybolduk kendi içimizde nöbetleşe birbirimizi beklerken beklemek anlamını kaybetti sen bende ben sende yağdım gün ışığını ihmal etti sevgimiz ben sende sen bende ışıdın uzak bir denizi özledik yanıbaşındayken denizlere akan bir akarsuyun plastik şişeleri akarsuya süpürüyordu bir memur geleceğini çalıyordu kendinin farkında değildi bu şehirdeki tek mutluluk kömür ateşi ile gelmez bunun ispatı gibi öpüyordu kadın erkeği yine de edep yerlerinden utanıyordu kadınlar erkekler erken boşalıyordu bir böceğin fısıltısını ise hiç kimse duymak istemiyordu insanlar sürekli çarpıyordu birbirine yürürken yan yana durakta oturup hiç konuşmuyordu kadınlar ve erkekler sürekli uçsuz ve bucaksız bir yalnızlığı özlüyorduk uç sen bucak ben

İNSAN DİKTATÖRLÜĞÜ

Resim
Doğadaki hiçbir etçil hayvan besin zincirindeki canlıları kızartıp, haşlayıp, közleyip, baharatlayıp, soslayıp, paketleyip ve biriktirip yemez. Hayvanlar, doğa ile uyum içinde yaşayan sosyal canlılardır. İnsan denen hayvan ise; insan olmayı provoke edip, maniple edip, kutsallaştırıp, dinleştirip ve nihayet devletleştirip egolarını, hırslarını, damak tadını tahakküm halinde şifreleyerek uydurduğu kurallar bütünüyle diğer canlıları yok etmeyi meşrulaştıran acımasız bir diktatördür.

MAVİLEŞEN, MORLAŞAN, KIRMIZILAŞAN VE KARARAN İÇLERE

Resim
bu pencere benim mi bilmem bir bahar geçiyor dışından tüm yeşiliyle upuzun etekli penceremin dışından geçiyor zaman hurçlara sarılı yazlıklar babamın gençlik fotoğrafları albümlerde gizli kardeşimin saçları tozlu kutularda duruyor kaybolmamışsa onlar içeride benimle pencerenin içinde kısa kollu ve bacaklı akdeniz çocukluğum da yanımda kumda yanan ayaklarım hâlâ tuzlu mavi deniz, mor karpuz, kırmızı tenlerimiz kararan yediğim tokatlar acıtır canımı gece bazen uykumda bile balkonsuz ve terassız yalnızlığımı saran koca bir hiçlik tepeden tırnağa bir kadın gözlerim pencereden sızan koyu ışık altında kasıklarında kirlenmemiş bir gelecek uyuyor gel dindir acımı sevgilim seninle birlikte görevleri belli olmayan serseri bulutlar gibi inelim bir kentin üzerine aşıklarla çocuklar sevinsin üzülsün babalar bir takım iri yarı adamlar karartsın yine yürüdüğü yerleri uzanalım öylece aramızda yatan aşkın kulunçlarından öpelim aşk pembe elleri ile alnımızdaki terleri silsin pencereden bakmayalım