Kayıtlar

Aralık, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KISA, KÜÇÜK VE TATLI

Resim
kısa küçük ve tatlı bir gülümseme olmak isterdim hep hayatta ama kısa küçük ve tatlı bir zehir oldum son toplamda fazıl tar

KIŞKIRIK VE SEVİŞGEN

Resim
parmakuçlarım görünür kılmıştı pembeye çalan utangaç ve sırılsıklam kırmızılığını suskun dilim Pencap kadar yoksuldu kırmızılığın mora çalarken kaplan kadar yırtıcı fitne ve bir o kadar fücur sarmaşık yeşili sesimiz ağzından içtiğim beyaz sudan ve sancılı kasılmalarındaki zevkten besleniyordu bir tünelden bir tünele biz trendeyken fazıl tar

BASIMLAMA

Resim
gündüz elâ akşam alev eylülde çam kokardı gözlerin kendine çekerdi gözlerin renkleri simsiyah basımlamaydı zaman ayarlı hayatların parça tesirini bastırırdı göğsüne gözlerin birer mahkeme celbiydi endişelenirdi herkes susardım gözlerinde fazıl tar

HATIRLA ŞİMDİKİ ZAMANIN ANILARINDA KOYNUMA GİRDİĞİNİ

Resim
İki çamın arasından Camii görünmekteydi Paratonerli ve hilalliydi Minarenin tepesi Su deposu vardı önlerinde Hem minareyi suluyordu çeşmesi Hem de çamları Çamlar iğne yapraklıydı Gökyüzü yeşildi Elerimiz katre Arsız minarenin boyu Çamları geçmişti Marangozhaneydi camiinin eski yeri Ağaç kerhanesiydi Uçurtmanın ipiydi Yalnız bir kumruydu Korkarak mutsuzluktu Kaybettiğim çocukluğumdu Yapraksız bir asma tarhında sıkılmaktaydı zaman Tarhın altında yatılırdı bir zamanlar Hatta yıldızlar bile vardı gökyüzünde Karbonsuz gecelerin kahramanıydı Temmuz masallarının efendileri: Demirkazık, Andromeda, Küçük ve Büyük Ayı Terastaydı her şey Her şey üstündeydı o evin Biz en alttaydık İç içe ve sıkışık Durmadan sevişirdik fazıl tar

NİL

Resim
imgelerim kısır tezgahım dökülüyor bir tek ellerimdir güzel parmaklarım işvelidir o da sana dokunduğum için iyisi mi sen al götür buralardan beni, imgelerin tezgahlara düşmediği sırtındaki havadar boşluğuna su değirmenlerine bahçeli yaylana serçelerle konuşan kaygan uçurumuna barış ülkesine gidelim senin orada gözlerin Nil yurtsuz çingenedir sesin gidelim buralardan hiç durmayalım bilmediğimiz bir ölümde Ermenice öpüşelim / sevişelim fazıl tar

KAHVALTI

Resim
sabah, senin yolladığın biberli salçanın içine yeşil zeytin doğradım biraz da zeytinyağı gezdirdim üzerinde naneyi ve limonu da unutmadım tabağın, kenarındaki yağa ekmeğimi banarken; kendimi, egenin denize komşu ve papatya kıvamlı topraklarında çıplak ayaklarımla hissettim ellerim maviydi gökyüzü hâlâ yerindeydi aldığım lezzet; yağmurlu bir akdeniz akşamının kasıklarınla birleşen tadına benziyordu en uzun kahvaltımı yaptım bu sabah sensiz daha buruk senle daha dolu fazıl tar

İLAÇ

Resim
karanlığı yırtan karanfil bir gece yarısı gibi ateş saçlarının cürümü, kavlıyor kupkuru bedenimi biz atlıkarıncanın üvey çocukları sarılıp beslerken nar kırmızısı ateşimizi fazıl tar