Kayıtlar

Haziran, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BEMBEYAZ

Resim
Bembeyaz teniyle gecemi aydınlatan kadın Oylumlu kasıklarının arasından kıpkırmızı gülümser Yumuşacık yarığın Hadi mükafatlandır beni her sabah Isıtsın ve yaksın baldırlarının arasında güneş Al sende kandan ve kastan büyüklüğümü Sür yüzüne, gömütlerine ek çelikten filizlerimi Nemli mağaranda sakla hazineni Ta ki dökülene dek dudaklarının arasından gırtlağına Besleyici bembeyaz hediyem Zevklerimizin sinir uçlarında ulurken mesnetsiz

FANUS

Resim
-kullanılmış ve aşağılanmış olmanın jiletten zehri ne zaman damarlarımda hızlıca başlasa dolaşmaya deprem gibi sarsar beni içimdeki yara bilinmeyen tüm dillerde susarım- ilizyonu cam olmuş sineğin kara beceremez akledemez uçmayı ay ve yıldız oksijensiz ve soğuk bir ölüm kırmızı kan yalan ve tecavüz düşük bankette beyaz bir karga bile farkında sol şeriti alınmış sakat devletin fanusta bir sinek kapkara beceremez uçmayı iyi bilir ölmeyi

Seçim Sizi Öldürür!

Resim
Yarın Türkiyeli vatandaşlar(!) sandıklara koşup geleceklerini oy(a)layacaklar! Kesinlikle öyle, yarından sonra sömürü düzeni ağırlaşarak devam edecektir. Oy kullanan insanların, seçimlerin hayatlarında olumlu ya da olumsuz hiçbir değişiklik olmayacağına emin olmasına rağmen, oy oranı yüzde yetmişleri geçecektir yine. Neden böyle peki, siyasetin bunca güvensizlik etiketine ve geçmiş kötü tecrübelerine rağmen neden insanlar seçimleri ve demokrasiyi bu kadar önemsiyor? Hayatının önemli bir noktası, virgülü, ünlemi, bağlacı velhasıl kelimesi, kurduğu cümlesi ve anadili haline getiriyor? Çünkü tekno-endüstriyel uygarlığın yarattığı yoksul ve sefalet içindeki yığınları sisteme dahil etmenin en basit ve kanıksanmış yolu bu. Kentin, ilerlemenin, kalkınmanın, uygarlığın mutluluk verici, estetik, güzel ve alternatifsiz bir dünya olduğuna körü körüne inanan insanların sistemle entegrasyonunu seçimler kadar güzel provoke eden bir araç henüz icat edilmedi hâlâ. Politikacıların kıçını yaladığı milya

BELİRSİZLİK

Resim
Uyuyamıyorum. Karanlık. Belli belirsiz bir korku dolaşıyor küçük odamda. Önce tavanı, duvarları ve yerleri kolaçan ediyor sonra arkama geçip enseme doğru yaklaşıyor sezdirmeden. Orada olduğunu biliyorum, hemen arkamda duruyor korku. Gerçekten korkuyu görüp onu afişe edebileceğimi hissederek kolumu sol tarafıma atıp usulca dönüyorum. Soğuk duvarı tenimde hissediyorum, o soğuklukla birlikte korku da içime giriyor ve o anki yalnızlığıma yapışıyor. Gecenin hayli ileri bir saati sanırım. Sessizlik tüm heybetiyle kentin kenarındaki odamı kucaklıyor. İçimdeki belirsiz ve tuhaf huzursuzlukla doğruluyorum yatakta. Nedenler ve nasıllarla gölgelenen cümleler akıyor düşüncelerimden. Kafamı yastığa koyup hiçbir şey düşünmeden uyumamak için belirgin bir neden bulamıyorum. Kimsenin varlığımdan haberdar olmadığı, beni düşünmediği ve umursamadığı bu muğlak ve karanlık gecenin kör saatinde acıya duyarsızlaşan algılarım belirsiz ve tuhaf sinyaller yayıyor. Kafamın içinde dolanıp duran belirsiz bir intih

Çekin Elinizi

Resim
Artık şu bencilce hırslarınızı, gözü dönmüş ölüm ve tahakküm kibrinizi, "insanca(!)" yaşamak adına oluşturduğunuz hayvan kanlarına bulanmış ölümcül "kaliteli hayat standartları"nızı, devletin hayvan katliamını mezbahalarda, kasaplarda, üretim çiftliklerinde, petshoplarda, kurban bayramlarında, lokantalarda, restaurantlarda legalleştiren yasalarına uyan mide zevklerinizi, tabağınızdaki cesetleri göremeyen damak tatlarınızı, sevgilinin dudağına gizlenmiş draize testlerinizi, güzel görünmek adına giyindiğiniz kanlı derileri, rahatça yürüyebilmek için üzerine bastığınız hayvanları, hiçbir canlıyı cebindeki paradan ve öldürme güdüsünden fazla sevmeyen uluslararası şirketlerin sana reklamlarla dayattığı ürünleri tüketmeyi sorgulamamayı, o çok sevdiğiniz önünde beş vakit eğilip dua ettiğiniz türcü bir hergelenin kuran diye yazdığı yalanları, küfürlerinize, romanlarınıza, şiirlerinize, hikayelerinize, sohbetlerinize, dinlediğiniz müziklere, sinsice sızmış hayvan tahakkümünü