Kayıtlar

Ocak, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HAYVANCIL

Resim
aramızdaki en güzel sır şarkılara inanmaktı o şarkılar ki kara bir orman kadar güzel dokunmak kadar sıcaktı biliyorduk biz sevmek için kelimelere gerek olmadığını insan olmanın yetmediğini!

SONSUZLUK

Resim
yüzüne bakınca aklıma bir soru geliyor son zamanlarda yeryüzündeki okyanuslar neden beyaz değil de mavidir gökyüzü de ben de imreniyoruz çünkü yüzünden akan mutluluk kadar beyaz bir sonsuzluğa

GEÇECEK Mİ BU GÜNLER YOKSA HENÜZ BAŞLAMADI MI ASIL KORKTUĞUMUZ BOZGUN ERTESİ KORKUNÇ SESSİZLİĞİMİZ

Resim
Bir şeyler yapmak isteyip de bir türlü yapamayan negatifliğimin, etrafımdakileri kırıp parçalamaya evrilen enerjisi boşlukta sallanıp bana tekrar acı, tedirginlik ve endişe olarak dönerken kalbimde hissettiğim sızıdır hayat denen sıkıntı.

GURUR

Resim
Açlık, yalnızlık, yabancılık, marjinallik, terör, paranoya, otofaji, göçmenlik, mültecilik gibi görünmez ama gayet somut ve soğuk tehditlerle ancak bir figüran olarak rol almaya mecbur bırakıldığımız üçüncü sınıf bir korku filmidir içine doğduğumuz kentlerdeki sıkıcı hayatlarımız. Bu kentlerin sokak ve caddelerinde ölen kedilere, köpeklere ve kuşlara şahit olurken, evlerinin mutfaklarında katledilen canlıların cesetlerini büyük bir iştah ve kibirle yerken, gökyüzünde dolaşan karbonmonoksiti bulut diye izleyip ciğerlerine zehir olarak çekerken, birlikte yaşadığın katil politikacıların yalanlarına oylarınla yataklık ederken, seni soyan aptal görünümlü borsacı ve doktorlara saygı duyarken, insanları devlet, tanrı, ahlak sopasıyla torna tezgahından geçiren öğretmenleri severken, otoriter ve totaliter bir zulmü sana dikte eden bok kafalı polislere ve askerlere itaat ederken, savaştan ve kandan gözleri körleşmiş bir uçan spagetti canavarının pedofil bir elçi marifetiyle sana şükretmeni emret

SEFİL BİR KENDİNE ACIMA HALİDİR YAŞAM

Resim
Paraları verdik ve indik taksiden. Taksileri ve taksicileri sevmem. Potansiyel bir pezevenk gibi görünür gözlerime hepsi. Deniz'di ismi. Düşünüyorum da şimdi, bu basit yalana inanmak hoşumuza gitmişti sanki. Gerçekten sarı mıydı saçları bilmiyorum ama Bir önemi de yoktu bunun zaten. Gözlerinde egenin uzak bir kasabasında saklı kalmış zeytinliği elâlanıyordu belli belirsiz. Zarif ve incecikti bedeni, küçücüktü elleri. Dar asansöre binerken üçümüz arkadaşımın iri cüssesi ve benim uzun boyumdan korktuğunu bakışlarımız aynada karşılaşınca anladım. Girince eve birkaç gereksiz espri yapıp korkusunu aşmaya çalıştını farkedince suskun kalmak kalbimi burktu biraz. İlk biz girdik odaya. İstemedi ışığı açmamı. Kemerli bir burnu vardı. Soğuktu ayakları. Bir orospu ile birlikte olmanın utancı mıydı beni geren yoksa hayatın sıkıcılığı mı kestiremiyordum. İstemediğim bir yerde istemediğim bir işi istemediğim bir kadınla yapmanın huzursuzluğu sıradanlaştırmıştı beni. Artık sıradan bir "erkek&

PARKTA ESEN SERT RÜZGARA RAĞMEN

Resim
kolsuz dışı, parlak bordo renkli sentetikten içi, miflon iki yanlı da giyilebilen ceketi ceketinin altında kapişonlu bir moda kazak onun altında siyah bir pantalon yine siyah spor ayakkabılarına rağmen etrafı geniş yollar yüksek apartmanlarla çevrili palmiyeler, ardıçlar, turunçlarla süslenmiş bir parkta üzeri sarmaşıkla bezeli açık yeşile boyanmış bir kamelyada öylece oturmuş okuyordu adam hiçbir şey yapmıyordu sert bir rüzgar esiyordu ve soğuktu hava rüzgar, geç gelen kıştan sararıp düşen irili ufaklı sarı yaprakları kamelyada oturan adama doğru hırçınlaşarak savuruyordu parkta esen sert rüzgara rağmen adam sadece okuyordu hiçbir şey yapmadan oturuyordu biraz kolları üşüyordu sanki kapişonunu örttü başına sonra ceketinin fermuarını çekti boylu boyunca içindeki kasvete ve korkuya prim veren soğuk rüzgarı daha çok hissederek ve elleri biraz daha üşüyerek ama hiçbir şey yapmadan açık yeşile boyalı kamelyada oturmaya ve okumaya devam etti belediyenin çöpçüsü parktaki kuru ve sarı yaprak