Kayıtlar

Hayvana İnsana Yeryüzüne Özgürlük

Resim
Hayvan Özgürleşmesi konusu üzerinden yapılan eleştirilerde ve karşıt akıl yürütmelerde alınan yol yeryüzünün gidişatına uygun bir seyirde devam ediyor; korkutucu ve muğlak. Bu konudaki görüşleri, kavramsallığı, mücadeleyi, hak savaşımını boşa çıkarmak ve odağını saptırmak için kasıtlı olarak ve sıkça bir seviyesizliğe başvuruluyor: Karşıt görüşle suçlama. Muhammed pedofilidir dendiğinde; Kemalist, Atatürk diktatördür dendiğinde; Akpli, Stalin yeryüzünün en büyük insan kasabıdır dendiğinde; Karşı Devrimci, hayvanları yiyen bir anarşist iki yüzlüdür dendiğinde; polis ilan edilip kaçak dövüşmeye başlıyor tür ayrımcıları. Bunu anlamak kolay aslında biraz, soykırım ve linç kültürü ile sulanmış bir coğrafyanın kan kırmızı bayrakları altında doğduk. Pusu ve kurban kültürü okul tezgahlarında pompalanmaya başlıyor daha, herkesin üzerine. Karşıt görüşle suçlayıp kroşelerden kendini savunma refleksinin en anlamsızı belki de veganizm konusunda yaşanıyor. "Et cinayettir!" dendiğinde sürek...

KALDIRIM

Resim
On yaşlarındaki esmer Simitçeye sordum: "Nerelisin kardeş?", "Muş" dedi, utangaç "Sevgilim Vartolu benim" dedim, güldü "Ben de oradanım abi" dedi Elimde simitlerimle yürüdüm Bir ilk iş günü istifasından sonra daha Mutluydum sanırım Kaldırımda.

HAYVANCIL

Resim
aramızdaki en güzel sır şarkılara inanmaktı o şarkılar ki kara bir orman kadar güzel dokunmak kadar sıcaktı biliyorduk biz sevmek için kelimelere gerek olmadığını insan olmanın yetmediğini!

SONSUZLUK

Resim
yüzüne bakınca aklıma bir soru geliyor son zamanlarda yeryüzündeki okyanuslar neden beyaz değil de mavidir gökyüzü de ben de imreniyoruz çünkü yüzünden akan mutluluk kadar beyaz bir sonsuzluğa

GEÇECEK Mİ BU GÜNLER YOKSA HENÜZ BAŞLAMADI MI ASIL KORKTUĞUMUZ BOZGUN ERTESİ KORKUNÇ SESSİZLİĞİMİZ

Resim
Bir şeyler yapmak isteyip de bir türlü yapamayan negatifliğimin, etrafımdakileri kırıp parçalamaya evrilen enerjisi boşlukta sallanıp bana tekrar acı, tedirginlik ve endişe olarak dönerken kalbimde hissettiğim sızıdır hayat denen sıkıntı.

GURUR

Resim
Açlık, yalnızlık, yabancılık, marjinallik, terör, paranoya, otofaji, göçmenlik, mültecilik gibi görünmez ama gayet somut ve soğuk tehditlerle ancak bir figüran olarak rol almaya mecbur bırakıldığımız üçüncü sınıf bir korku filmidir içine doğduğumuz kentlerdeki sıkıcı hayatlarımız. Bu kentlerin sokak ve caddelerinde ölen kedilere, köpeklere ve kuşlara şahit olurken, evlerinin mutfaklarında katledilen canlıların cesetlerini büyük bir iştah ve kibirle yerken, gökyüzünde dolaşan karbonmonoksiti bulut diye izleyip ciğerlerine zehir olarak çekerken, birlikte yaşadığın katil politikacıların yalanlarına oylarınla yataklık ederken, seni soyan aptal görünümlü borsacı ve doktorlara saygı duyarken, insanları devlet, tanrı, ahlak sopasıyla torna tezgahından geçiren öğretmenleri severken, otoriter ve totaliter bir zulmü sana dikte eden bok kafalı polislere ve askerlere itaat ederken, savaştan ve kandan gözleri körleşmiş bir uçan spagetti canavarının pedofil bir elçi marifetiyle sana şükretmeni emret...

SEFİL BİR KENDİNE ACIMA HALİDİR YAŞAM

Resim
Paraları verdik ve indik taksiden. Taksileri ve taksicileri sevmem. Potansiyel bir pezevenk gibi görünür gözlerime hepsi. Deniz'di ismi. Düşünüyorum da şimdi, bu basit yalana inanmak hoşumuza gitmişti sanki. Gerçekten sarı mıydı saçları bilmiyorum ama Bir önemi de yoktu bunun zaten. Gözlerinde egenin uzak bir kasabasında saklı kalmış zeytinliği elâlanıyordu belli belirsiz. Zarif ve incecikti bedeni, küçücüktü elleri. Dar asansöre binerken üçümüz arkadaşımın iri cüssesi ve benim uzun boyumdan korktuğunu bakışlarımız aynada karşılaşınca anladım. Girince eve birkaç gereksiz espri yapıp korkusunu aşmaya çalıştını farkedince suskun kalmak kalbimi burktu biraz. İlk biz girdik odaya. İstemedi ışığı açmamı. Kemerli bir burnu vardı. Soğuktu ayakları. Bir orospu ile birlikte olmanın utancı mıydı beni geren yoksa hayatın sıkıcılığı mı kestiremiyordum. İstemediğim bir yerde istemediğim bir işi istemediğim bir kadınla yapmanın huzursuzluğu sıradanlaştırmıştı beni. Artık sıradan bir "erkek...