Acaba

Suzan'a...

öncelikle belki de asla kavrayamayacağım
bir inceliğin
bir yüreğin
isimsiz şefkatin
sahibine saygılarımı sunarım
sevgimi de koyarım ki yanına
saygımda kusur olmasın

esiriyim bitmek bilmeyen
ve tükenmeyen
otofajimin
kendimin ellerimi yitirdim
aklım kaldı bir tek
kalbime katık ettiğim
sıra hızla incelen
yüzümün derisinde

gözlerdeki bir sakata acıyan
"çok şükür" çapaçulluğunda
tükenen eylemsizlik ruhumu çürütür
o gözlerdeki
kendi bedenine hayran mutluluk
beni mutsuz ve yaşamdan gayrı kılar

başkalarının mutluluğu ile mutsuz olma
bulaşıcılığını çoktan aştım
mutluluğumun başkalarını mutsuz kılma ihtimaline taktım
rahatsızım

sıradan hayatımın her anında
içinde ve dışında
gölgesinde ve gölgesizliğinde
yabancılaşma
kendimi dışarıdan izleyip
tiksinme sindirememe ve
en kabullenilmez eksiklik olan
pişman olmama yatar
süner
esner
gevşer
bulaşır her yanıma

pişmanlığımın karamsarlığında yüzerken
aldığım her karar
bir öncekinden berbattır
en kötü kararları alırım her zaman
o yüzden kararları bıraktım
kararsızlığın denizinde yüzüyorum
baştan sona
hayatım
fiyasko
fiyasko bile değil
daha başlarken yoktu ki hedefim
başarıdan mutluktan yana
uzun ince bir fiyaskoyum

o kadar büyük ki nefretim kendime
en büyük cezadır hayatım
bir işkencenin en ağır parçasıdır
kendime sunduğum
intiharım ödüldür bana

intihar mangasının en başıbozuk neferiyim ben

yine de vazgeçmem intihar hayallerimden
Sylvia Platt en büyük kahramanımdır
bir fırının kapağında gaz solumak
ona zıd yapayalnız
özleyerek kendimden nefretimi

neden ortalama bir gerizekalının
sıradan hayatına öykünüp dururken
konuşamayan uyurgezer bir kahredici umutsuzluk
ve mutsuzluk sağanağının altında ıslanıp dururum
diye sorarım kendime
neden acaba?

bir kez de senin
asla kavrayamayacağım inceliğin için
soracağım kendime cevaplayamadığım sorularımı:

acaba sûnice bunalımlar peşinde koşmamdan mı hüznüm?
acaba sadece acı dolu çocukluğumdan mı hafifliğim?
acaba annemin ruhumu sakatlayan tokatlarından mı ağlama nöbetlerim?
acaba onbeş yaşında annem olmasından mı sakatlıklarım?
acaba babamın gösteremediği şefkatden mi ben böyle eksiğim?
acaba yaşadığım ensestden mi tatminsiz mutsuzluğum?
acaba ensestin hazza dönüşüne tanıklık mı suçluluğumu azdıran?
acaba hayatımda en kolay hatırladığım şeylerin en acılı hatıralarım olması mı beni karamsar kılan?
acaba inançsızlığım mı beni arada bırakan sürekli?
acaba ne kadın ne erkek olmam mı elimi çektiren her şeyden?
acaba hep vazgeçen bir pasifistliğimden mi özgüvenimin olmayışı?
acaba kapıyı çalmaktansa geri dönüp giden olmamdan mı tüm belalanmalarım?
acaba?
acaba?
acaba?..

o kadar çok ki acabalarım
cevabını bulamadan
aramaktan sıkıldığım

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ekosoykırım sürerken

Öldürülen kadınlar, geleceğimiz ve isyan

YAŞAM ANARŞİDİR