Kayıtlar

ZEHİRLİ DRAMA KRALİÇESİ

Resim
içimi parçalıyorsun bu yüzden seni unutamıyorum işte huzursuzluk dolu günlerimin çekimi adını güzelleştiriyor durmadan içimdeki siyahı sarıya çeviriyor ya da kehanete aşka gizeme sancılı bekleyişlere kör bir umutsuzluğun hazzına parçalayan bir kopuşa saçların; seni sevmemin görünen yüzü ispatı görünmeyen yüzünde ben varım ellerine sarılmışım denizi görememenin hasreti içimde saçlarının kokusu kanlı bir deniz savaşı dudağının kenarına asılıp durmuş bir çingeneyim ben hiç durmadan danseden içimde perişan bir gemici var seni bekleyen seni beklerken yokluğunda konuşamayan bir hatibim hükmedemeyen bir tiran öldüremeyen bir katil sevişemeyen bir aşık hissedemeyen bir şair seni öyle sevdim öyle yedirdim ki içime özlemiyorum bile artık senim ben fazıl tar

AĞZIMDA AÇAN ÇİÇEK

Resim
parmaklarım ıslak gül demeti görünür kılıyordu çekimini pembeye çalan utangaç kırmızına sokulduğunda yumuşak dikenlerim dilim kardelen yüceltiyor mor bir sağanakta serpilen manolya memelerini kelimeleri kullanmadan kokularından konuşarak o yapışkan süt beyazının cin sarhoşluğu akıyor dudaklarımın kenarından sularken birbirimizi köklerinden bağlı iki çiçeğiz biz fitne fücur sarmaşık taç yapraklarından sekiyor sesimizin yankısı bir tünelden bir tünele hızla girip çıkarken ikimizin tam ortasında açıyor yasemin çiçekleri tatlı sıcak

İKİ GÜN İKİ GECE

Resim
didikler güvercin gagası dişlerin iki gün iki gece giderirken susuzluğunu iki gün iki gece bir aşağı bir yukarı boynun iki gün iki gece besler teni iki gün iki gece kıvırcık saçlı kısrağımsın hem de iki gün iki gece doru kalçalarında huysuzluk iki gün iki gece sesinin en anaç tonları bile utanır iki gün iki gece suzidilara makamında şarkılar iki gün iki gece mırıldanırken ben sırtüstü iki gün iki gece düşlerini biriktirdiğin yerde bekle beni iki gün iki gece biriktirdiklerini ödeyeceğim birer birer iki gün iki gece ıslak yorgunluklar iki gün iki gece yarım uykularla bölünecek iki gün iki gece uzun tırnakların iki gün iki gece ömrümün dantelasını örecek iki gün iki gece yüksek tavanlı odanda iki gün iki gece ben mum iki gün iki gece senin ateşinle eriyeceğiz iki gün iki gece

DÖRTNALA SUZİ

Resim
Ah yazık! Kıvırcık kısrağıma Tutuldu yine boynu Okşarken değil ama Bu kez Kamçılarken oldu!

YARIM

Resim
saatler ağır çekim sıkıntı rolünde tekinsiz öğleden sonraları başladı işte yine yarım ve eksikliğimi anlatıyor bana öğleden sonraları tek bir mutlu insanı barındırdığını sanmam bu saatlerinde dünyanın ne içtiğim kahvenin tadı geliyor ne de çaylar alıyor demini yalnızlığım ağsız kalmış bir örümcek çaresizliğinde tozlu bir camda yüzünü arıyor zavallılığım bile yarım sıkıntılı öğleden sonralarında yarım kalıyor çözdüğüm bulmacalar hiç okuyamadığım dergiler yarım ismini bile duymadığım şairler yaşıyor aynı ülkenin öğleden sonralarında kırmızı bindallı giymiş esmer bir kürt kızının simsiyah saçlarındaki kir olmak isterdim en iyi ihtimalle bir öğleden sonrasında geç kalan akşamların neşesi dahi yarım hüzünlerle kirlenmiş bedeninden ay doğan kadınların gece yarısı erkekleri med-cezir hiçbir zaman kuramadığım geniş zamanlı cümlelerden bir dileğim var şimdi şu okul önlerinde bisikletinin arkasında gül satıp sürekli gülümseyen ama mutsuz adamdan pazarlık etmeden kendime bir gül alıp göz kapaklar...

AYSEVİN MEMELERİ

Resim
Biri ağzımı doldurur mama niyetine Biri Ankara'yı, muhalefet edercesine Aynı zamanda çimentosudur Gri binalarının Ankara'nın Fakat mesaiye kaldımı Değiştirir rengini gecelerin Memeleri Aysevin Uzun bir öykünün finalidir Kapalı ve muğlak En can alıcı vurgusudur Ezberimdeki repliğin Açık ve net Aysevin memeleri fazıl tar

AYSEVİN ELLERİ

Resim
İncecik tenini Yorgan niyetine günaşırı üzerinde taşır Aysev aslında çıplaktır yani Çırılçıplak Bizim gibi Hayat gibi Denizaşırı öfkesiyle tutuşturur İsyan ateşini Isıtır ellerini Kaybetmekten yorulmaz elleri Hiçbir şeyi olmadan Sürekli kaybedebilmektir marifeti Öpülesi ve incecik Aysevin elleri fazıl tar