Uzayan nehir
şehirden kaçar gibi uzuyor kuyruğu nehrin
azalıyor suyu sonuna doğru
birer birer eksilen
İstanbullu beyefendiler gibi
ilk fırsatta vazgeçtiklerimiz yüzüyor suyun üzerinde
görmezden geldiğimiz vicdanımız mesela
ağlayamadıklarımız
güldüremediklerimiz
doyuramadıklarımız
açlığımız da yüzüyor nehirde
kılı kırk yaran sevişmeler gibi
uzuyor kuyruğu nehrin
bir tek güneş farkımda
konuşmadan kızıyor
el veriyor kavrukluğuma
uzuyor nehir bir örümcek gibi şehirden
uzaklaştıkça alıyor ellerini ayaklarını kederden
portakal ağaçları ve limonlar
etrafında hurmalarla birlikte yürüyor nehir
denize doğru
kulağımızda Brecht
dilimizde susuzluk nehir boyu hüzünler üzerinden
gizemler içinden
uzuyor nehrin kuyruğu şehirden uzaklaştıkça
su yerine şimdi
yitik sevişmeler akıyor nehirden
can çekişen hazlar uluyor
tunça boyanmış regller boyunca
çatısız bağ evlerinde
kasık tarikatından sakallı ibne müridler
sızmış kalmış öylece
sevişme yorgunu sırtlarının üzerinde
kendine akıyor nehir artık
kendi yatağında vazgeçişler boyunca
şehirden kaçar gibi akıyor hâlâ
uzuyor kuyruğu
su yerine pişmanlık akıyor, kaybolan tarçınlı şefkat akıyor, kumpas, sıradanlık, basitlik, mülteci evlilikler, sümenaltı aşklar, kişiliksiz hayaller, renksiz betebe misali sevişmeler, ertelenen intiharlar, karanlık dostluklar, hiç aramamalar, terketmeler, ihanetler, hep benler, nezaketsizlikler, son öpüşler de akıp gidiyor
yok olmak istediği bir deltaya doğru
görüyorum gidiyorlar
sağda bir yerde duruyorum
uzayıp giden zamanda bir nokta gibi
toprak kokuları arasında orada
umutsuz ama çok mutlu kadınlar
simetrik bir şekilde çalışıyor
ellerinde buğday çuvalı
sırtlarında çocukları
işte onlar tarla kuşları
bir şiirin parçası gibi değil
alınlarındaki terin
rahimlerindeki ikircikli zevkin
başat zulmu gibi çalışıyorlar
sonunda kayboluyor nehir gözden
bir bilinmezliğe doğru
sahipsiz mezarlıkları
töhmet altında bırakıp gidiyor yılan gibi kıvrılarak
mezarlar içinde bahçeleri terkederek
katilinden kurtulma güdüsüyle
kopan bir kuyruğun
can havliyle çırpınıyor
yaşama sevinci
çoktan öldüğünden
habersiz
fazıl tar
azalıyor suyu sonuna doğru
birer birer eksilen
İstanbullu beyefendiler gibi
ilk fırsatta vazgeçtiklerimiz yüzüyor suyun üzerinde
görmezden geldiğimiz vicdanımız mesela
ağlayamadıklarımız
güldüremediklerimiz
doyuramadıklarımız
açlığımız da yüzüyor nehirde
kılı kırk yaran sevişmeler gibi
uzuyor kuyruğu nehrin
bir tek güneş farkımda
konuşmadan kızıyor
el veriyor kavrukluğuma
uzuyor nehir bir örümcek gibi şehirden
uzaklaştıkça alıyor ellerini ayaklarını kederden
portakal ağaçları ve limonlar
etrafında hurmalarla birlikte yürüyor nehir
denize doğru
kulağımızda Brecht
dilimizde susuzluk nehir boyu hüzünler üzerinden
gizemler içinden
uzuyor nehrin kuyruğu şehirden uzaklaştıkça
su yerine şimdi
yitik sevişmeler akıyor nehirden
can çekişen hazlar uluyor
tunça boyanmış regller boyunca
çatısız bağ evlerinde
kasık tarikatından sakallı ibne müridler
sızmış kalmış öylece
sevişme yorgunu sırtlarının üzerinde
kendine akıyor nehir artık
kendi yatağında vazgeçişler boyunca
şehirden kaçar gibi akıyor hâlâ
uzuyor kuyruğu
su yerine pişmanlık akıyor, kaybolan tarçınlı şefkat akıyor, kumpas, sıradanlık, basitlik, mülteci evlilikler, sümenaltı aşklar, kişiliksiz hayaller, renksiz betebe misali sevişmeler, ertelenen intiharlar, karanlık dostluklar, hiç aramamalar, terketmeler, ihanetler, hep benler, nezaketsizlikler, son öpüşler de akıp gidiyor
yok olmak istediği bir deltaya doğru
görüyorum gidiyorlar
sağda bir yerde duruyorum
uzayıp giden zamanda bir nokta gibi
toprak kokuları arasında orada
umutsuz ama çok mutlu kadınlar
simetrik bir şekilde çalışıyor
ellerinde buğday çuvalı
sırtlarında çocukları
işte onlar tarla kuşları
bir şiirin parçası gibi değil
alınlarındaki terin
rahimlerindeki ikircikli zevkin
başat zulmu gibi çalışıyorlar
sonunda kayboluyor nehir gözden
bir bilinmezliğe doğru
sahipsiz mezarlıkları
töhmet altında bırakıp gidiyor yılan gibi kıvrılarak
mezarlar içinde bahçeleri terkederek
katilinden kurtulma güdüsüyle
kopan bir kuyruğun
can havliyle çırpınıyor
yaşama sevinci
çoktan öldüğünden
habersiz
fazıl tar

Yorumlar
Yorum Gönder