Kendini dışarı attı

Fazıl Tar Bilgisayarı kapattı. Üzerini giyindi. Buzdolabını son birkez amaçsızca açıp kapattı. Kendini dışarı attı. Sokaklarda yürümeye başladı. Nereye gideceğini kestiremeden akşamın bunaltıcı sıcağında insanların yüzlerinden biyografilerini okuma oyunuyla sıkılana kadar kaybolmaya çalıştı şehirde. Şehir kaybolamayacak kadar tanıdık yalnızlığı ile öylesine sarmaş dolaştı ki bir yabancı gibi hissetti kendini. Bir barda buldu kendini. Soğuk birasını yudumlarken aklında hiçbir şey yoktu. Sorumluluklardan, aptalca kaygılardandan uzak bu bir kaç dakika keyf alabilmek için yeterince uzun değildi. Barın o kendine has sunî çiçek rahiyası, alkol ve beden kokusu biralardan sonra içtiği votkalarla birleşince hafif bir başdönmesi damarlarında gezinen ihtirasla birleşip kendini dışarı attı. Nereye gitse kurtulamadığı bir yalnızlık, sahipsizlik, hiç birşeye ait olamamanın düş kırıklığı ve içi boş sessizlikten kurtulamıyordu. Şehrin büyük caddelerinde dolaşıyordu birisini karşısına çıkaracağını ...