Kayıtlar

Mayıs, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MEMLEKET

Resim
Ağrı, Eleşkirt, Abuzed'denmiş dedem ben ise boşlukta sallanan bir bezelye tanesi

KEŞFEDEN MUTSUZLUK

Resim
mutsuzluk meğer istediklerini yapamamak değilmiş yalnızca istemediklerini de yapmakmış anladım bir ömür boyu sızlayarak için

SAÇLARIN ACIYOR KENDİ ASİLİĞİNDE

Resim
aynada yüzümü seyrediyorum günlerdir seni / güzelliğini her yerde resmin! kendi asiliğinde acıyor saçların: tüm düzenli cümlelere isyan eden. kuralsız fiil, sinkaflı küfür, tüm aşağılayıcı sıfatlardan arınmış. gözyaşları, çocukluğunu özleyen. eğrelti otu, kürdistan'da kayıp bir gerilla mezarındaki... saçlarınla başladım seni sevmeye patlamaya hazır kalbimin fitili oldu saçların! şu kenar mahalle esrikliği sendeki tuhaf olan şeyle (hüznünle) birleşir katlar kasvetini terler avuç içlerin üşütür seni yaz güneşi al ellerimi sarın! ve teşekkür etme öp beni sadece unut her şeyi! saçların acıyor kendi asiliğinde! tüm yerleşik düzen yengilerini alt üst edelim! 'kaybedecek bir şeyim yok' tuğlalarından inşaa ettiğimiz yalnızlıklarımızı yıkalım! son çare; birbirimizin sonsuz labirentlerinde kaybolalım!

DAKİKAYIL

Resim
bugün ellerini tuttum gökyüzünün okşadım saçlarını bulutların ve öptüm yağmurun dudaklarından dünyanın en güzel durağında beş dakikayıl !

ÇIRILÇIPLAK KAYADA

Resim
kalktığımda yataktan nefretle bir küfür savurdum olamadığım yerler için hiç göremeyeceğim kadınlar için değil sadece görüp de sevişemeyeceklerim için de içip sarhoş olmadan küfredemeyeceğim şehirlerin otel odaları için de aç karnına içtim bir şişe bira sabah küfrünün üstüne en iyi giden şeydir bira gözlerine fer gelir açılır dimağın daha sunturlu küfürler edersin yine yoktu mutfakta bir şey kahvaltılık bira dolu dolabımdan iki yumurta indirdim mideme ve çıktım dışarıya ne yöne gideceğimi bilmeden yürüdüm sataştım sağa sola bindim otobüslere indim neden sonra yürüdüm uzun uzun bir yokuşu tırmandım yandı kaslarım bir kadına üzüldüm arkadan çarpmış bir arabaya elinde telefonu burnundan sızan kana şaşırdım incecik ayrıldım oradan hemen hayatın tesadüflerle yarışan kötü şansına bulaşmamak için çıktım şehrin dışına bir tarlada yürüdüm çıplak ayakla toprağın kokusu böyleydi evet kuşların sesi çırılçıplak soyundum oracıkta kasıklarımı tutarak bir kayaya uzandım karıncalar geldi geçti yanımdan

FOTOĞRAF

Resim
sağ bileğimden tırmanan minik karıncamsıyı ellemeyeceğim dişlerime takılıp kalmış havuç parçasını kurcalamayacağım biten çayımı doldurmayacağım kırpmayacağım gözlerimi telefonlara bakmayacağım eski bir arkadaş gelirse unuttum diyeceğim seni annem renklilerin var mı diye sorunca yok diyeceğim işe gitmeyeceğim sabah erkenden kendime üzülmeyeceğim durup dururken değiştirmeye çalışmaktan yorulduğum hayatıma ilişmeyeceğim korna sesleri beni rahatsız etmeyecek artık günaşırı intiharlar süslemeyecek düşlerimi masturbasyon kokulu odamdan hiç çıkmayacağım hiç şiir okumayacağım içimi deşerek roman kahramanlarını canlandırmayacağım hayalimde umrumda olmayacak borçlarım geçmiş kötü anılarımı silip atacağım bir çırpıda o sınavı kazansaydım ne olurdu diye hayıflanmayacağım pişmanlıklarım beni mutsuz etmeyecek bir ömür boyu hatalarımdan ders çıkarmayacağım sıkıntıdan delirmeyeceğim vazgeçişlerim olmayacak gel gitler yaşamayacak dengesiz ruhum utanmaycağım iltifat ederken güzel bir kıza ne yavaş ne hı

TAKDİRİ İLAHİ

Resim
uçtu gitti ömrünün geri kalanı apartmanın sekizinci katındaki penceresinden bir ip gibi kısacık imlasız yazılıverdi ömrü sımsıcak kandan soğuk betona cumalardan bir gün çıkarlarken kapısından camiinin plastik bir kase içinde ödendi kefareti bir cinayetin ne savcı yedi helvadan ne de tanrı bir tek şey söylendi ardından emine'nin takdiri ilahi!